En başta belirteyim, sergiye gitme imkanı olanlar okumasın bu post'umu :)
Çektiğim fotoğrafları paylaşacağım için heyecanınız kalmayabilir. Sonra bana "İrem sen zaten bütün fotoğrafları paylaştın, senin yüzünden gidemedim" diye trip atmayın sakın. Gidemeyecek olanlar doya doya bakabilirler, serbest. Hatta fotoğrafları ödevinizde filan kullanabilirsiniz. No problem :)
Türk ilaç sektörünün en büyük firmalarından olan Abdi İbrahim'in 100. yılını sıradışı bir şekilde kutlaması biz sergi gezicileri mutlu etti. Bir de dijital olduğunu duyunca merakım iyice arttı. Davetiyelerini gördüğüm günden beri gitmek için yanıp tutuşurken nihayet geçtiğimiz Cuma günü gidebildim. Sergiyi gezmeden önce kokteyl ve slayt gösterisine katıldım. Van Gogh'un hayatını bilirkişilerden dinledim. Resimlerin anlamını çözdükçe daha bir sevdim. Sergiyi gezdikten sonra da "Çerçeve yok içindesin" sloganını bulanları tebrik ettim. (Sahiden içinde gibi oluyorsunuz çünkü)
Sütunlara projeksiyonlarla yansıtılan resimler harika görünüyordu. |
Yıllar önce ortaokuldayken Van Gogh'un odasını çizdiğimde bir gün içinde olacağım hiç aklıma gelmezdi. Hatta bu nasıl oda böyle diye bir anlam veremezdim. Şimdi anlıyorum o odanın güzelliğini... Hayallerini kurduğu, geleceği beklediği yeri...
Bir tek odası yoktu tabii, bahçesi, portesi, kiraz ağaçları, değirmeni, yıldızlı gecesi, tenleri, rayları...
Kısacası hayatı oradaydı ve hepsi çok gerçekti. Söylediği gibi de oldu. Onun o zaman yaptığı hayali resimler, şimdi gerçek oldu.
Kulağını kestiği için birçokları Van Gogh'a psikopat gözüyle baksa da onun bir tutkusu vardı aslında. O sadece kendisine ve kardeşine alışıktı. Bu tutku zamanla ruh sağlığını bozsa da o her şeyin farkındaydı. En büyük kavgasını da hayatla yaptı aslında. İçinde bulunduğu durumun çok fazla bir açıklaması yoktu. Sadece yaşamaya çalışıyordu. Tek gerçeği olan kardeşine olan sevgisi başka hiçbir şeye benzemiyordu. Ki nitekimde kardeşinin kulağına "sefalet hiç bitmeyecek" diye fısıldayarak "yıldızlı bir gecede" öldü.
Zor bir hayat geçiren Van Gogh, arkasında 900 suluboya/yağlıboya resim ve 1100 karakalem çalışma bıraktı. Fakat milyon dolara satılan tabloları onu geri getirmedi. Sefaleti bitiremeyen kardeşi de daha fazla dayanamayarak altı ay sonra onun yanına gitti.
iiremim'den öneri:
Gidip görebilme imkanınız varsa asla kaçırmayın. Fotoğraflarda sadece görebilirsiniz ama hissedemezsiniz.
Daha fazlası için
bu siteyi ziyaret edebilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder