19 Haziran 2012

Bekle, durMA!

Beklerken yoruluyor insan. 
Aslında hiç çaba sarfetmiyor ama kilometrelerce koşmuş gibi nefes nefese kalıyor. 
Sanki hiç durmadan sabahtan akşama kadar yürümüş, bütün şehri yalın ayak gezmiş gibi hissediyor. 
Hemde öyle yoruluyor ki, beklediği şey gerçekleştiğinde onun hissettirdiklerini yaşamaya bile gücü kalmıyor.
Hiçbir şey yapmadan nasıl bu kadar yol katettiğini, ayakları değil beyni yorulunca anlıyor.
Ve öğreniyor ki, yürümeden de çok uzaklara gidilebiliyor. 

Sadece bekliyor insan. Belki öne doğru koşmuyor ama geriye de gitmiyor.
Öylece duruyor yerinde. Etrafındakilere bakıyor da ne seslerini duyuyor ne de onları görüyor. 
Çünkü o sadece bekliyor.
Hatta bazen nefes alamıyor. Aldırmıyor o beklediği her neyse. 
Zaten yaşadığı hayal kırıklığından sonra nefes alsa da farketmiyor.
Bir zaman sonra nefessiz yaşamayı öğreniyorda, beklememeyi öğrenemiyor...

Canı bile acımıyor artık. 
Heykel gibi, kaya gibi duygu geçirmez oluyor.
Beklenen gelmeyince o da gidiyor artık istediği yere.
İçindeki o kocaman boşlukla,
Yana yana, döne döne, söve söve gidiyor kendinden.
Bu yorgunlukla ne kadar gidebilirse işte.


                  Pinned Image


0 yorum:

Yorum Gönder