Yalnızlığın resmi günü yarın. Diğer günlerden hiçbir farkının olmadığını göstermek için inatlaşılan bir Perşembe günü. Hafta sonuna bir gün daha yaklaşmış olmanın sevinci.
Bizim için yarının ifade ettiği tek şey bu.
Kiminiz hediyelerle, yemekle kutlayacak, kiminiz ne gerek var diye önemsemeyecek Sevgililer Günü'nü. Kızlar pembe ya da kırmızı giymeye özen gösterecek, erkekler her zamankinden daha yakışıklı olmaya. Günler öncesinden düşünüp aldığınız en özel hediyeleri vereceksiniz mum ışığında. Belki birileri evlenme teklifine "Evetttt" diyecek yarın tam bu saatlerde. Aşkınızı pekiştirecek bir gün olacak yani sizin için.
Biz ise, sokaklarda herkesi çift görecek, yolun kenarından yürüyeceğiz size yol vermek için.
Cafelere uğramayacağız bu çok sevgili anlara tanık olmayalım diye.
Yalnızlığın en iyi sevgili olduğuna öyle inanmışız ki, yaktığımız gemilerin dumanı şerefine kaldıracağız kadehimizi. Alkol kanımıza girdikçe cevap verme telaşına düşmeden bir kere daha "Neden?" diye soracağız kendimize. Seneye kadar zamanımız var nasıl olsa diye ağır ağır vereceğiz cevabını.
Ben yarın ne çiçeğe, ne hediyeye ne de kolunda sevgilisi olanlara imreneceğim.
Ben çok "sevdiğini öpebilecek" lüksü olanları kıskanacağım.
Onlara her günün sevgililer günü olduğu aklıma gelecek, yine kendime üzüleceğim.
Tek sevgililer günü hayalim olan "ayaklarımın ucunda deniz, sağ elimde tuttuğum rengarenk balonları, sağ elini tuttuğum kişiyle gökyüzüne uçurma"nın resmi bir kez daha canlanacak gözümde. İlerideki bir 14 Şubat'ta olmasını umarak gülümseyeceğim biraz.
Ama şimdilik biz yalnızların yarın ihtiyacı olan şey;
Biraz daha koyu kırmızı ruj,
Ağlayınca akmayan mascara,
Düz bir ayakkabı.
Daha yürüyecek çok yolumuz var çünkü.
0 yorum:
Yorum Gönder