Normalde gitmeyeceğiniz yerlere kahve içmek için gidiyorsanız, hiç düşünmeden kahve tutkunu olduğunuzu söyleyebiliriz. Mesela İstanbul'un en eski semtlerinden Karaköy'e günlük hayatta yolum düşmez benim. Civarında olsam bile Tophane'yi tercih etmem daha olasıdır. Ama gelin görün ki birbiri ardına açılan cafelerden sonra evimden kalkıp Karaköy'e gidiyorsam, bu iş tamamdır.
Daha önce oradaki cafelerin herhangi birine hiç gitmediyseniz telefonlarınızdaki harita applicationlardan yardım almanızı tavsiye ederim. Çok fazla sokak var ve hepsi birbirine benziyor çünkü. Tophane tarafından gitmeniz daha kolay bulmanızı sağlayabilir.
Karabatak, Karaköy'de gittiğim ilk cafe olması dolasıyla diğer cafelerinde genel atmosferini az çok anlamamı sağladı. Entellektüel çevreye hitap ettiklerinden hiç kuşkunuz olmasın. Çalan müziklerden, dekorasyona ve menüye kadar genel standartların çok dışındalar.
Üst katın sessizliği ve sakinliği toplantı yapmak ve kitap okumak için ideal. Giriş katı ise bir o kadar kalabalık, muhabbetli, fotoğraf çekinmeli, dergi karıştırmalı masalardan oluşuyor. Genellikle girişteki masalarda yer bulmak zor olsa da şansınızı arka taraflarda deneyin derim.
Kahvesine gelince, kocaman bardak Latte Machiato'su oldukça lezizdi. Julius meinl kahve tutkunları için harika bir mekan. Onun dışında pastaları, tost, salata ve kahvaltı çeşitleri için iyi yorumlar duyduğumdan yemesem de önerebilirim.
Sabah, öğle, akşam üstü ne zaman giderseniz gidin mutlaka zevk alırsınız. Hafif jazz müzikli kahveleri yudumlamak için sevdiklerinizin birkaç saatini mutlaka çalmalısınız!
Kemankeş Mahallesi Kara Ali Kaptan Sokak 7, Karaköy
0 yorum:
Yorum Gönder