Ne Giydim | Balat


Mükemmel giden hava durumuna karşı koymak imkansız. Botların en kısası, montların en incesi, elbiselerin kısa kollusu çıksın dolaplardan! Ne kadar haftaya kar geliyor dense de birkaç gün daha ocak çok sıcak olacak. ;)


Balat Sokakları





Hep önünden geçip uzaktan baktığımız sokaklar vardır ya, ya da fotoğraflardan bildiğimiz, hiç ayak basmadığımız ama en yakınımız olan sokaklar. Balat'ın sokakları da İstanbul'da yaşayan çoğu kişi uzaktan bakmalık. Ben de ilk defa hafta sonu etraflıca gezme imkanı buldum. Fotoğraf çekmek için gidilecek yerlerin başında geldiğinden, makinalar boynumuzda sokak sokak dolaştık. Orada yaşayan insanların mahallesine makinalarla dalmak! hoşuma gitmese de birkaç fotoğraf çekebildim. En çok beğendiklerimi burada yayınlamak istemedim açıkçası. Ne olur ne olmaz;)  Ama bu kareler bile fikir sahibi olmanız açısından yeterli. Aslına bakarsanız her zamanki gibi fotoğraf çekmekten çok poz vermişim. Onlar da bir sonraki yayında görücüye çıkacaklar. :)
Herkese mutlu hafta sonları! 



Gerçek





Dün sarılarak duyduğum kokunu bugün sadece anımsayabiliyorsam, tek gerçek şuan yanımda olmadığındır. Dündeki varlığın, bugünkü hayalinin nedeniyse ve bütün gerçekler sıraya dizilse, bugünden daha gerçeği yoktur. Dün tuttuğum el, bugün benim elimde değilse başka gerçek aramam ben. 
Sevgiyi ise hiç sorgulamam.


Ne Giydim | Maskülen Değil Küskülen



Aşkla, umutla başladığım 2014 yılı hüsranla devam etse de yıkılmadım ayaktayım pozları bunlar. Maskülen tavırlara bürünmek bir kaçış olmasa da insan kendini güçlü hissediyor gerçekten. Hatta her zaman giydiği topuklu ayakkabı narinliğinden uzaklaşınca daha sağlam basıyor yere. Ama ben yine de kıyafetlerin arkasına sığınmak yerine insanlara güvenebildiğim ve gerçekten sevildiğimi hissedeceğim yıla girmek istiyorum bir an önce. Hangisiyse o, tam burada bekliyorum!


Çanta Alarmında Aşk Acısı

Uzun kuyruklar beklenilen bir alışveriş sırasında aldığım çantanın heyecanıyla kasada sıra bana geldi sonunda. Haliyle etraf kalabalık. Bir an önce çantamı alıp gideyim diye düşünüyorum. Parasını ödeyip hemen çıkıyorum mağazadan. Uzun süre arayıp bulamadığım çantamı öyle beğenmişim ki, alışveriş merkezinde karşılaştığım arkadaşım "ne aldın?" deyince düşünmeden çıkarıp gösteriyorum çantamı. Birkaç mağaza daha geziyorum ve işimi bitirdikten sonra eve gelip çantama birkez daha bakıp iyi iş çıkardım diye kendimi tebrik edecekken poşetinden çıkarıyorum ve bir de ne göreyim, kasadaki görevli bir anlık dalgınlıkla çantamdaki alarmı çıkarmayı unutmuş. İşin tuhafı hem aldığım mağazadan çıkarken hemde başka mağazalara girerken uyarı vermemiş. Bu düşüncelerle evde çantayı evirip çevirirken o hışımla belki çıkarırım diye alarmı biraz zorluyorum ve çantanın astarını yırtmamla öylece kalakalıyorum. Çıkaramamla birlikte zarar da verdim. Üstelik tek kalmıştı mağazada. Pekiyi ben şimdi ne yapacağım?

Birkaç gün düşünüyorum ve çantayı iade etmeye karar veriyorum. Düzgün başlamayan hiçbir iş düzgün gitmez mantığıyla anında vazgeçiyorum o çok beğendiğim çantadan. Ve iade ediyorum üç gün sonra. 

Ben bir adam sevdim. Onun içinde de çantada kalan alarm gibi biri kalmıştı. Önemsemedim ve belki alarmı sökebilirim diye düşündüm ama başaramadım. Ona zarar verdim mi bilmiyorum ama benim içimin astarı söküldü bu defa. Ve onu da kendi ellerimle sahibine iade ettim.