Bu Hafta Ne Giydim

 'Bugün ne giydim' fotoğraflarımı Twitter ve Facebook'ta paylaşsam da her gün post yapmak bana göre değil canlar. Yapınca bir haftalık yapıyorum. Uğraşmışken hepsi bir olsun diyorum. Bu hafta da yağmurlu havalara inat, ofis ortamına baharı getirdim. Ucu açık ayakkabı giyme zamanı bu sene biraz geç kalsa da bu yeni cicilerimi pek sevdim. Hevesimi alamayıp iki gün üst üste giydim.




Bluz: Koton 
Ayakkabı: Stradivarius
Yüzük: Marks & Spencer



Bluz: Stradivarius
Pantolon: Mango
Ayakkabı: Stradivarus
Kolye: Koton



T-shirt: Stradivarius
Ayakkabı: Zara
Bileklik: DIY



Lastik toka, Koton bileklik ve el örgüsü bilekliklerim
#armparty 





 Bu da spor yaparken giydiğim kıyafetim :)


Ayakkabı: Nike
Tayt: Stradivarius
T-shirt: Benetton




Fotoğraf çekimine giderken yırtıklarını kendim yaptığım jean pantolonumu giydim.

Jean Pantolon: Codentry





Kahve Fotoğraflarım Pinterest'te! "I ♥ Coffee"

Eveett artık kahve tutkumu bilmeyen kalmadı sanırım. Öyle ki beni etrafımdaki herkes kahve içmeye davet ediyor. (Taktik iyi, tavsiye ederim:) Bunda bütün hesaplarımda fazlasıyla  kahve fotoğrafları paylaşmamın etkisi var tabii. 

Durum böyle olunca ben de hepsi bir yerde toplansın diye düşünerek Pinterest'te kahve (I ♥ Coffeekategorisi açtım. Henüz çok fazla fotoğraf olmasa da bakınca "bunların hepsini gerçekten içmiş miyim?" diye inanamadım. 

Şu sıralar Dukan diyeti yaptığımdan, gün içerisinde sütü çok fazla tüketiyorum. E sütte kahvesiz olmayacağına göre #hergüneikiüçkahve desem yeridir. 

 Pinterest üyeliği olanları sayfama bekler, olmayanlar için de bu postu zaman zaman yenilerim efenim :))







Sözyaşlarım...

Denizin ortasında kalmış bir sandal, gökyüzüne karışan bir balon, kalabalığın içinde kaybolmuş bir çocuk...
 Hepsinin yalnızlığı kendine.
Ne ifade edilebilir, ne anlaşılabilir, ne de hissedilebilir.
Anlatsan anlatılmaz, yaşayan bilir denir.

Söz biter,
Zaten bazen anlatmaya diliniz varmaz, sizin yerinize gözleriniz konuşur.
İşte o zaman gözyaşlarınız roman yazar, yanaklarınızdan okunur.

Kelimelerin sessiz kaldığı, yanaklarınızdan akan o anlara yazdım ben bu yazıyı. 
Hiç seslerinin çıkmadığı, sayfalara yazılmadığı, susmanın aslında çığlık olduğu zamanlara.
Yine susamadım ama konuşmadım da...
Ses çıkarmadan yazdım, usulca..

Gözlerim doldu, ağzımın yerine..
Ama roman yazamadım.

Sözleri gözler doldurur ya da sözler gözleri...
Tam olarak karar vermiş değilim ama
Siz siz olun,
Kimseyi adını duyduğunuzda gözleriniz dolacak kadar sevmeyin. Ya da sevin. 
Yanaklarınızdan okusunlar.
Gönlünüz bilir.




Pinned Image




Dinlemeye Doyamadıklarım...




Hayatının olmazsa olması müzik olan birinden birkaç öneri alın istedim. Ben bu şarkıları dinlemeye doyamıyorum. Sadece bunlar olsa yine iyi... Bilgisayarın başına oturunca onu da dinleyeyim, bunu da dinleyeyim derken saatlerim geçiyor.

Yolda yürürken, dışarı çıkmaya hazırlanırken, ofiste kısacası her yer ve her anda kulağımda kulaklıklarımla birlikte yaşıyorum. Şarkı dinlemeden geçen bir günüm olmuyor.

Hatta bazen işin söyleme tarafında da yer alıyorum. Bana göre sesim idare eder nitelikte ama eğitim şart tabii :)


Şarkılara olan tutkumu bir cümleyle özetleyecek olursak;
:)



Macy Gray - Help Me




Erlend Öye -Sudden Rush



Richard Hawley - İn Burn To You




İmany - Slow Down




Model - Belki









       I DO
                  yes

music